Salgın döneminde sosyal medya
Geçtiğimiz aylarda Çin’de ortay çıkan ve Mart ayı itibariyle neredeyse tüm dünyaya yayılan Coronavirüs, dünyayı sadece sağlık değil, politik ve ekonomik anlamda da uzun vadede dönüşüm geçirmesine sebep olabilmektedir. Corona virüs nedeniyle başta Avrupa ülkeleri Volmak üzere, birçok ülkede uzun süreli sokağa çıkma yasağının ilan edilmesi sonucu, temasa dayalı üretim ve hizmet sektörleri çöküşe geçerken, online alışveriş siteleri ve online dizi-film izleme platformları kâra geçmiştir.
Bunun en büyük sebeplerinden birisi, tüketim çılgınlığının doruklarında yaşadığımız son yıllarda, bu tüketimi arttırmaya ve göstermeye yönelik içeriklerin üretilmesine olanak sağlayan Instagram, Youtube ve Twitter gibi sosyal medya uygulamaların günlük hayatımızda önemli bir yer kapsamasıdır. Ülkemizde hafta sonları ve resmi tatillerde sokağa çıkma yasağının uygulanması ve işyerlerinin tedbir amaçlı kepenk indirmesi, temel ve keyfî ihtiyaçların internet aracılığıyla gerçekleştirilmesine neden olmaktadır. Youtube ve Instagram fenomenleri, karantina günlerini nasıl geçirdiklerini gösterirken, sokakta gördüğümüz reklamların sosyal medya aracılığıyla bize ulaşmasını sağlamaktadır. Bu bağlamda, yaklaşık son üç ayda Instagram ve Facebook’ta ekmek, spor ve resim yapımı başta olmak üzere, karantina günlerinde gerçekleştirilen aktivitelerin paylaşılması, toplumun önemli bir kısmının yeni hobilere yöneldiğini ve alışveriş odağının nasıl değiştiğini göstermektedir.
Covid-19 salgınının en çok etkilediği sektörlerden birisi de eğlence sektörüdür. Bu etkileme hem olumlu hem de olumsuz yöndedir. Gece kulübü, kafe ve bar gibi toplu gidilebilecek mekânların kapatılması bir yana düğün ve mezuniyet gibi organizasyonların en erken yaz ortasına kadar iptal edilmesi, bir araya gelmek isteyen insanların sosyal medyaya yönelmesine olanak sağlamıştır. Instagram üzerinden gerçekleştirilen canlı yayınlarda sanatçıların konser verilmesi, ‘talk show’u aratmayacak sohbetlerin gerçekleştirilmesi ve Zoom uygulaması başta olmak üzere birçok kişiyle aynı anda görüntülü aramanın gerçekleştirilebildiği mecralarda çeşitli eğitim programlarının verilmesi ve online partilerin düzenlenmesi, gelişmiş teknoloji sayesinde yalnız olduğu halde kitlelerle iletişime geçebilen bireylerin konu edindiği bilim kurgu filmlerini aratmayacak türden sahneleri yaşamamıza olanak sağlamaktadır.
Coronavirüs’ün dünyanın hemen her yerinde görülmesi, onun pandemi statüsünde bir hastalık olduğunu gösterir. Sosyal medya, bu salgın ile ilgili dünyanın geri kalanından haber almak için önemli bir görev üstlenmektedir. Ancak, sosyal medyanın, özellikle de Twitter ve Instagram gibi mecralar, Coronavirüs salgını ile ilgili haberlerin oluşturulduğu ve bir süre sonra da mizah malzemesi olarak kullanıldığı uygulamalardır. Sosyal mesafeye uymak amacıyla alınan önlemler, karantina günlerinde internetten satın alınan ilginç nesneler ve coronavirüsün kendisi, Covid-19 salgını süresince meydana getirilen mizahın temelini oluşturmaktadır. Bahsi geçen temeller ekseninde ticari bir unsuru konu edinen gülmece örnekleri, kimi zaman o unsurun ancak büyük paralar harcayarak toplumun geneline ulaştırabileceği reklamın, tıpkı Starbucks’ta kahve bardaklarına yanlış isim yazarak yaptığı reklam gibi, ücretsiz ve akılda kalıcı bir şekilde yapılmasına olanak sağlamaktadır. Kolonya’nın coronavirüs’e karşı etkili olduğunun ortaya çıkmasıyla yapılan kolonya mizahı ve ilk sokağa çıkma yasağından hemen önce haberlerde, marketten Luppo satın alan adam hakkında yapılan mizah, bu iki ürünün reklamının binlerce kişi tarafından ücretsiz bir şekilde yapılmasına neden olmuştur.
Sosyal medyanın sahip olduğu reklam yapma ve haber sağlama gücü, yanlış bilgilerin mizaha dönüştürülmesi sonucu yayılmasına ve kimi zaman ters teperek halkın, coronavirüs kaynaklı endişe ve stres seviyesini arttırarak kargaşanın ortaya çıkmasına da sebep olabilmektedir. Hayatımızda önemli bir yere sahip olan sosyal medyanın günlük hayatımıza etkisi göz önüne alındığında, bu tür paylaşımların yerinde ve doğru bir biçimde oluşturulması, salgının etkilerinin hâlâ sürdüğü bu günlerde halkın eğlenebildiği, insanlarla iletişime girebildiği ve yalnız hissetmediği teknolojik toplanma alanı olan sosyal medyada rahatça vakit geçirmesine olanak sağlayacaktır.
Yazar: Çiğdem Gürsoy