Kimi zaman ünlü bir tabloya ya da basitçe çizilmiş bir resme bakarken o resmin içine girerek çizgilerin içerisinde yaşamayı,  anı devam ettirmeyi dileriz. İlk olarak birkaç resmin artarda hızlı bir şekilde gösterilmesiyle meydana getirilen animasyon, gelişen teknoloji sayesinde bugün sanal gözlükler takarak resmin içine girmemizi sağlayarak bize yeni bir dünyanın kapılarını açmaktadır. Hızlı el hareketlerine dayanan animasyonun sadece çocuklar için hazırlanan çizgi filmlerde kullanıldığı inancı bugün bile hala devam etmektedir. Ancak Futurama, Bojack Horseman ve Bedenimi Kaybettim gibi dizi ve filmler gösteriyor ki animasyon, hem çocukların hem de yetişkinlere hitap eden, hem gerçek dünyayı farklı bir gözle yorumlayan hem de yeni bir dünya yaratan bir sanat dalıdır.

İlk animasyon yapımlar kare kare çizilen resimlerin saniyede yirmi dört kare olacak şekilde kameraya alınması ile hayat buluştur. Filmlerini hala bu teknik ile çeken Studio Ghibli geçtiğimiz haftalarda her yıl on iki dakikasını tamamlayabildikleri son filmlerinin üç sene içerisinde tamamlanmasını umduğunu belirtmişlerdir. Kare kare hazırlanan bir diğer animasyon tekniği, stop motion’dır. Çizime ihtiyaça duymayan bu animasyon tekniği için obje hareketlerinin tek tek fotoğrafının çekilerek arka arkaya hızlıca hareket ettirmek gereklidir. Koyun Shaun, Ölü Gelin ve Köpek Adası gibi yapımlar, stop motion tekniği ile çekilmiştir. 2D tekniği ile hazırlanan animasyon ile oluşturulan objelerde sadece genişlik ve yükseklik bulunmaktadır. Ancak 3D, animasyondaki objelere derinlik de katarak görsellerin üç boyutlu olarak hareket etmesini sağlamaktadır. 3D animasyon, gezegenler arası yolculuk ve kimyasal deneyler gibi karmaşık konuları basit bir şekilde anlatabilen ve görsel efekt ve kamera hilesi ile oluşturulabilecek görüntülerin zihinde oluşturulan sahneye uymasını sağlayan detaylı çizimleri ile eğitim başta olmak üzere birçok alanda kullanılabilmektedir.

Gelişen bilgisayar teknolojisi, animasyonun teknik bakımdan gelişerek yediden yetmişe herkesin ilgisini çekebilecek olan yapımların meydana getirilmesini sağlamaktadır. Animasyon, görsel hafızaya hitap edebilme becerisiyle reklam sektöründe de kendisine yer bulabilmiştir. Videoların görsel ve işitsel unsurları beraber barındırabilmesi, onun yazı ve resme oran daha etkileyici ve akılda kalıcı olmasını sağlamakta iken animasyon tekniği ile hazırlanan videoların başarıya ulaşması daha olasıdır. Bir markanın ya da firmanın kendisinin, meydana getirdiği ürünün veya sunduğu hizmetin tanıtım filmini hazırlarken animasyona başvurmak, verilmek istenen mesaja ve tanıtılan unsura olan ilginin filmdeki başka bir noktaya çekilmesini engellediği gibi dış faktörlerden uzak kalabilen yalın bir görsellik ve anlatım sağlayabilmeyi gerçekleştirmektedir. Animasyon, tanıtımı yapılacak olan unsur (marka, firma, ürün, hizmet vs.) için hayal edilebilecek olan en iyi dünyayı tasarlayabilmeyi sağlar. Bu sayede izleyici, içinde olmak isteyeceği ve sadece kitaplarda, resimlerde veya filmlerde bulabileceği dünyayı animasyon sayesinde tanıtımı yapılan unsur için de görebilir.

Animasyon, hayal gücünün sonsuz ölçüde elverdiği nesneleri hayata geçirebilmektedir. Animasyon sadece film olarak hayat bulmamaktadır. Atari ile başlayan bu serüvende, gelişmiş bilgisayar teknolojisiyle hazırlanan bilgisayar ve konsol oyunları ve bu oyunların sanal gözlük aracılığıyla gerçeklik boyutunun arttırılması animasyonun, giderek daha fazla içine girdiğimiz sanal dünyayı yaratma konusunda nerede olduğunu göstermektedir. Ready Player One gibi hem gerçek görüntülerden hem de animasyon tekniğinden yararlanılarak çekilen bilim kurgu filmleri, insanoğluna animasyonun geleceği hakkında öngörü sunmaktadır. Çok da uzakta olmayan bir gelecekte giderek kendi içine dönen insanlar, dördüncü sanayi devrimin getirdiği teknoloji ve gelişen animasyon tekniklerinin yarattığı pazarda gerçek dünyadan tamamen kopararak her şeyin mümkün olabildiği sanal gerçekliğe bağlanmaya ve bu dünyada albenisi yüksek yeni bir yaşam kurmaya itilebilecektir.

 Yazar: Çiğdem Gürsoy